Sözlükçe

Sözlükçe

Abâ: Babalar,elbise
Adl: Adalet
Ağan: Yükselen
Ağyar: Yabancılar
Ahir: Son
Ahiler: Kardeşler
Âkil: Akıllı
Aldar: Aldatır
Alına: Hilesine
Alûdan alû: Âcizlerin âcizi
Â'mâl: İşler
Âm: Herkes
Arasat: Haşir meydanı
Arı: Temiz
Arş: Yüksek makam
Arzuman: Arzu
Asân: Kolay
Assı: Faide
Aşkeretmedüm: Âşikar etmedim
Âvazesin: Sesini
Avrattan: Kadından
Ayân: Açık,belli
Âyet: Kur'ân-ı kerim'in cümleleri
Aynıma: Gözüme
Ayruk: Başka
Ayyar: Çok kurnaz
Azıksız: Azığı yok
Bâdeler: Şaraplar
Bâdiyeler: Büyük küpler
Bâr: Ağızdaki pas,yük
Bâri: Yaradan
Barigâh: Büyüklerin kabul yeri
Bâru: Hisar kale
Basîr: Gören
Baş: Yara
Bâtın: İç,esas mânâ
Baydür: Zengindir
Becit: Çabuk
Bednâm: Adı kötüye çıkmış
Begâyet: Ziyâdesiyle
Bekâdan: Ölümsüz âlemden
Beli: Evet
Bencileyin: Benim gibi
Bend: Set
Berdâr: Asılmış
Berhudâr: Bahtiyâr
Berk: Sağlam
Beşaret: Müjde
Bezminde: Meclisinde
Bid'at: Dince hoş görülmeyen
Bî dert: Dertsiz
Biği: Gibi
Bilüm: İlmim
Bulanu bulanu: Bulanarak
Bünyat: Temel
Bürc: Burç
Busarık: Duman, sis
Buşar: Kızar, darılır
Buşup: Kızıp
Bühtan: İftira
Bürhan: Delil
Büryan: Ateşte kızartılmış
Burak: Cennet atı
Büt: Put
Cebbar: Hükmünü yürüten
Cercis: Bir peygamber
Cevlân: Dolaşmak
Cevrin: Eziyetini
Cezbe: Aşk taşması
Cezire: Ada
Cinan: Cennetler
Cür'asın: Bir yudumunu
Çâha: Kuyuya
Çardak: Küçük köşk
Çengini: Çenk denilen sazını
Çerçi: Gezgin satıcı
Çeri: Asker
Çevgan: Top oynamak için değnek
Çirk: Kir
Çöksü: Ağır basan
Çukallu: Zırhlı
Dâd: Adalet
Dakı: Dahi, itiraz
Danişment: Âlim
Dâr: Ev, darağacı
Dâraltı: Debdebesi
Da'vi: Dâva
Degzinmeğe: Dönüp dolaşmağa
Dekdür: Buraya kadardır
Delim: Çok
Deme: Nefesi kesilmiş
Deniser: Denilecektir
Denlû: Kadar
Denşürüp: Değiştirip
Depe: Buna doğru
Derelüm: Toplayan
Derdüm: Derdim
Derildi: Toplandı
Deyre: Kiliseye
Derzi: Terzi
Didâr: Yüz, görünüş
Dirgirüp: Diriltip
Div: Dev
Duru: Kalktığı zaman
Dutgıl: Tut
Dügeli: Büsbütün
Düraç: Bir kuş
Duzah: Cehennem
Düğürlü: Nişanlı
Dün: Gece
Dür: İnci
Dürür: Dır
Dürüştüm: Uğraştım
Düş: Rüya
Düşvar: Güç
Efgân: Bağırıp çağırma
Egin: Sırt
Eğit: Söyle
Ervah: Ruhlar
Erte: Sabah
Eshab: Peyamberi gören müslümanlar
Esridüm: Sarhoş oldum
Esrük: Sarhoş
Eşkere: Aşikare
Elestü: Değilmiyim?
Eyâ: Ey, hey
Eyyâm: Günler
Eydem: Söyleyeyim
Eydeyim: Söyleyeyim
Eyit: Söyle
Eynine: Sırtına
Ezkâr: Allahı anmak
Fâriğ: Vazgeçmiş
Fâş: Açığa vurmak
Farz: Yapılması mecburi
Fâsit: Bozuk
Fazlından: İhsanından
Fenâ: Yokluk
Feriştehler: Melekler
Feramuş: Unutmak
Ferraş: Döşeyici
Ferş: Yeryüzü
Fisk: Günah
Feyekün: Olur
Filhâl: Hemen
Füzulluk: Lüzumsuzluk
Gavvas: Dalgıç
Gayyâ: Cehennemde bir dere
Gedâ: Dilenci
Ger: Eğer
Gen: Geniş
Gevher: Cevher
Gez: Defa, kere
Giriftâr: Yakalanmış
Giryan: Ağlayan
Gilman: Cennetin hizmetçileri
Gıybet: Arkadan söylenmek
Göglekten: Gömlekten
Görklü: Güzel, mübarek
Göynar: Yanar
Göynüklerüm: Yanarım
Göyündüm: Yandım
Göynü: Yanık
Gufran: Günahın affı
Gul gul: Hafif ses
Gussa: Keder
Güher: Cevahir
Gülâp: Gül suyu
Gülbenkini: Bazı nağmesini
Güman: Şüphe
Gümrah: Azgın
Günüldüm: Yüzümü döndüm
Hadis: Peygamber'in sözü
Hâk: Toprak
Halâyık: Mahluklar
Halvet: Yalnız kalmak
Harâbât: Meyhane
Harir: İpek
Hari: İpek
Hâs-ü-âm: En yakınlar
Havf: Korku
Hayfâ: Yazık
Hece: Hece, mezar taşı
Hemden: Yakın arkadaş
Hemişe: Daima
Hergiz: Asla
Hevâ: Fena arzular
Hevasetin: Fena meyillerin
Hezaran: Binlerce
Hezen: Büyük dal
Hil-at dürür: Kıymetli elbisedir
Hırkapuş: Hırka giyen
Ho: Muhakkak
Honunu: Sofrasını
Hot: Muhakkak
Hotbin: Kendini gören, beğenen
Hulle: Cennet elbisesi
Humar: Sarhoşluğun sonu
Hup: Güzel
Hûr-ü kusur: Huriler ve köşkler
Hüccet: Kuvvetli delil
Hurrem: Memnun
Ivaz: Karşılık
Irılma: Ayrılma
Irmaz: Ayırmaz
İcazet: Müsaade
İhlâs: Bir işi Allah için etmek
İkâp: Azap
İleyünde: Önünde
İlletümüz: Sebebimiz
İltmek: Götürmek
İnâyet: Allah'ın ihsânı
İns-ü can: İnsanlar ve cinler
İrmeğe: Varmaya
İrşât: Doğru yola girmeye
İrte: Sabah
İsebni: ... oğlu İsa
İssi: Sahibi
Kad: Boy
Kadem: Ayak
Kafle: Kafile
Kaftan kafa: Dünyanın her yerine
Kakıyup: Öfkelenip
Kamusu: Hepsi
Kallâş: Hilekâr
Kandayidi: Nerede idi
Kânım: Madenim, kaynağım
Karannu: Karanlık
Karavaşlu: Cariyeli
Kârûn: İsrailoğullarından meşhur zengin
Kar'ında Dibinde
Karayın: Karıştırayım
Karır: İhtiyarlar
Kasırlığın: Kısalığını
Kati Ziyade
Katremdürür: Damladır
Kaydım yiyeler: Beni düşünürler
Kayıkma: Sapma
Keksüz: İradesiz
Kelim: Konuşan, Mûsâ
Kelp: Köpek
Keleci: Söz
Kem: Az, kötü
Kemter: Pek aşağı
Kerîm: Cömert
Kemine: Kusurlu
Kerâmât: Kerâmetler
Kevn: Varlık
Key: Pek
Kiçi: Küçük
Ki-lü-kâlini: Dedikodusunu
Kılısar: Yapacak
Ko: Bırak
Kocunmadık: Çekinmedik
Koçasım: Kucaklamam
Kodu: Bıraktı
Koduk: Sıpa
Kogıl: Bırak
Körde: Mezarda
Kulhüvallah: Deki: o Allah'tır
Kulilhak: Doğruyu söyle
Kulmaş: Sahtekâr
Külüng: Taş kıran çekiç
Kün: Ol
Lâtaknetû: Ümidinizi kesmeyin
Lebbeyk: Emre hazırım
Ledün: Allah'ın özel ilmi
Levlâk: Sen olmasaydın
Likin: Lâkin
Lillâh: Allah için
Limen: Kime
Mağrip: Batı
Mahbup: Sevilen
Mahfilinde: Meclisinde
Mâhi: Balık
Mâsivayı: Allah'tan başkasını
Mansurum: Hallâc-ı Mansurum
Ma'zul: İşinden çıkarılmış
Mead: Öbür dünya
Melekût: Melek âlemi
Melûl: Mahzun
Men: Ben
Menzil: Konak yeri
Mestanesin: Sarhoşa benziyorsun
Meşrik: Doğu
Mevç: Dalga
Meyinin: Şarabının
Meykedeye: Meyhaneye
Mihman: Misafir
Miraç: Göğe çıkış
Mir'at: Ayna
Miskal: En küçük ölçü
Miskin: Fakir, mütevâzi
Mısmıl: Temiz
Molla: Hoca
Muhakkik: Her şeyi iyi bilen
Muhip: Seven
Murtat: Dinden çıkmış
Muştulayam: Müjdeleyim
Müdam: Daima
Müddeîler: Demagoglar
Müderris: Profesör
Mülket: Mülk
Mü'min: İnanan
Münâcat: Yalvarma
Münâfık: Sahte müslüman
Münkir: İnkârcı
Mürsel: Peygamber, gönderilmiş
Mürted: Dinden dönen/td>
Müşküm: Miskimi
Nagâh: Ansızın
Nakdım: Param
Nakş: Resim
Naliş: İnleyiş
Hâr: Alçak, diken
Naşı: Rakip
Nebiye: Peygambere
Nefsek: Senin nefsin
Neligün: Ne olduğunu
Nefsehu: Nefsini
Nigâr: Süs, güzel kız
Nihan: Gizli
Nikap: Peçe
Nisar: Saçmak
Nişe: Nasıl
Nitelikten: Nasıllıktan
Nuş: Bal, içmek
Nutfeden: Meni damlasından
Obrula: Çöke
Olgıl: Ol
Onmaz: İyileşmez
Öküş: Çok
Öleşe: Ayıra
Öndün: Daha önceden
Özge: Başka
Payvandı: Ayak bağı
Pelas: Âdi bez
Pelhengini: Dervişlerin bağları
Pendi: Nasihati
Peymanesi: Büyük kadehi
Pinhan: Gizli
Pür: Dolu
Rabbül'enam: Mahlukatın rabbi
Râhı: Yolu
Rahtını: Takımını
Razdaşını: Sırdaşını
Razım: Sırrım
Rehzen: Yol kesen
Revan: Can, giden
Rind: Geleneğe aldırmayan
Rıdvan: Cennet bekçisi
Rûşen: Açık
Rûzi: Nasip
Sadak: Doğru söyledi
Sagınç: Zan
Sâim: Oruçlu
Sait: İyi adam
Salât: Namaz
Saluslanuben: İkiyüzlülük ederek
Sarraflayın: Sarraf gibi
Sathezaran: Yüz binlerce
Sataştum: Çattım, uğradım
Sayru: Hasta
Sayvanımızı: Gölgeliğimizi
Sebakımı: Dersimi
Selâtin: Sultanlar
Semender: Ateşin yakmadığı bir hayvan
Sengini: Taşını
Sera: Saray
Serhengi: Çavuşu
Serteser: Baştan başa
Server: Reis
Sermest: Sarhoş
Sergerdan: Başı dönmüş
Sevüye: Sevgiye
Segirdüben: Koşarak
Seyran: Gezmek, görmek
Sigaya çekmek: Sorguya çekmek
Simürg: Anka kuşu
Sin: Mezar
Sir: Tok
Sitayiş: Öğmek
Sındım: Kırıldım
Sınık: Kırık
Sırat: Cehennem üzerindeki köprü
Sıymışam: Kırmışım
Sızınıp: Eritip
Sun'un: Kudretin
Supha dek: Sabaha kadar
Sur: Kıyamet borusu
Suvarmazsın: Sulamazsın
Sücuda: Secdelere
Süğük: Kemik
Sünnet: Peygamberin tuttuğu yol
Şar: Şehir
Şâkirüm: Şükredenim
Şât: Memnun
Şaylığa: Saadete
Şehd: Bal
Şekâvet: Kötülük
Şerh: Açıklama
Şeriat: Düzen, dini sistem
Şeybetin: İhtiyarlığın
Şeyhem: Ben şeyhim
Şirk: Allah'a ortak koşmak
Şol: Şu
Şor: Karışık, tuzlu
Şular: Şunlar
Taat: İbadet
Tahir: Temiz
Talabır: Çırpınır
Tamu: Cehennem
Ta'n: Ayıplamak
Tapşurayın:  
Tapu: Huzur
Tarac: Yağma
Tayınır: Ayağı kayar
Teal: Gel
Tebürrük: Hediye
Tecelli: Görünüş
Teferrüç: Gezinmek
Tehi: Boş
Tengini: Dar olan şeyi
Teşviş: Karıştırma
Tevhid: Birlemek
Tiryak: Panzehir
Ton: Elbise
Toylayan: Doyuran
Tuş: Rastgelmek, taraf
Tutsaklık: Esirlik
Tuyur: Kuşlar
Uçmak: Cennet
Ura: Vura
Umusu: Ümidi
Uruben: Vurup
Urucek: Vurunca
Uryan: Çıplak
Us: Akıl
Usanlar: Gafiller
Ussum: Aklım
Uşşak: Âşıklar
Uşanası: Kırılacak
Uşattı: Kırdı
Uyar: Uyandır
Uttun: Kazandın
Ügün: Aklın
Üş: İşte
Üter: Kazanır
Ütrük: Bırak
Vâcip: Yapılması gerekli
Velî: Lâkin, evliya
Vem: İlmek fiilinden mim
Veribidim: Gönderdim
Veribiye: Göndere
Vird: Düzenli yapılan
Vü: Ve
Vühuş-ü: Vahşiler ve
Yâdluk: Yabancılık
Yargum: Fermanım
Yarlığamazsan: Affetmezsen
Yavlak: Ziyade, pek
Yalap yalap: Parıl parıl
Yarak: Hazırlık
Yât: Yabancı
Yava: Kaybolmuş köle yada kuş
Yavu: Kaybolmuş
Yegrek: Daha iyi
Yeksan: Bir eşit
Yedlillâhü: Allah hidayet eder
Yıganı: Ayıranı
Yıylarsın: Koklarsın
Yıyüben: Yiyip
Yör: Yürü
Yumuşa: Hizmete
Yur: Yıkar
Zahmi: Yarası
Zâhit: Fazla sofu
Zâkir: Allahı çok anan
Zâri: İnleyiş
Zebanesi: Dili
Zeber: Üst
Zebun: Âciz
Zehi: Ne acaip güzel
Zîr: Alt
Zühd: Sofuluk
Zülcelâl: Büyüklük sahibi Allah
Zünnar: Rahiblerin bel kuşağı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder